Muharrem İnce‘nin kurduğu Memleket Partisi, kuruluşunun dokuzuncu ayı dolmadan çatırdadı. Arka arda ihraç ya da istifa haberleri geliyor.
Halbuki büyük ümitlerle yola çıkmışlardı.
“Ne sağ ne sol” dediler.
Amblem olarak nazar boncuğunu seçtiler.
Bu renksizlik uğraşı, İnce’nin pragmatik çizgisini yansıtıyor. Zira İnce, CHP’de bir kere daha cumhurbaşkanı adayı ve genel lider olamayacağına kanaat getirdiği etapta ‘Memleket’ için yola çıktı. Gerçekte bu parti, İnce tarafından adaylık kampanyası için kuruldu. CHP’de siyasi mesleğinin bittiğini düşünen ya da Atatürkçü kanıdan sapıldığına inanan kim varsa İnce’nin gerisinden geldi.
Öyle bir rüzgar yarattı ki CHP’liler de “Yüzde 5’i var” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bile “Acaba?” diye düşündü.
Acaba CHP’den bir kesim koparır mıydı?
İktidar medyası dişlerini sıka sıka İnce’nin Erdoğan Ailesi’ne ait tenkitlerini canlı yayınladı.
Gel gör ki bekleneni vermedi.
İnce, anketlerde en beğenilen politikler listesine giremiyor.
Memleket Partisi yüzde 1’i nadiren geçiyor.
Üç hata
İnce’nin üç yanılgısı var.
Bir: 24 Haziran 2018’de aldığı yüzde 30’luk oyun kendisine verildiğini sanıyor. Meğer bu, yüklü CHP’nin ve sol muhalefetin oyu.
İki: 24 Haziran’da açıklama yapmayarak, İsmail Küçükkaya‘ya “Adam kazandı” diye bildiri atarak, seçmenin inancını kırdığı için daima “O gece ne oldu?” sorusuna muhatap oluyor. Acıdır ki, verdiği cevaplar ikna etmiyor.
Üç: İnce, 31 Mart 2019’daki lokal seçimde İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerini kazanan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş‘ın öne çıktığını görmüyor.
82 kurucudan 27’si istifa etti
Siyasette kuraldır:
Dışa gerçek büyümezseniz içe hakikat daralırsınız.
Memleket’in akıbeti de o denli oldu.
İnce’nin tek adam idaresi kurduğu, WhatsApp’ta birtakım partililere hakaret ettiği, tweet atma yasağı koyduğu ileri sürülüyor. Partide bayanların taciz edildiği, bir kurucuya “Kuyruklu Kürt” denildiği savunuluyor. Kemalistlerin dışlandığı ve 10 Aralık’çıların partiyi ele geçirdiği sav ediliyor. İnce’nin Ekrem İmamoğlu ile pazarlık masasına oturduğu söyleniyor.
Dokuz ayın sonunda 82 kurucudan 27’si istifa etti.
Ankara Vilayet Lideri Muhammed Sarıkaya partiden ayrıldı. Ankara’yı Çanakkale izledi.
Prof. Alper Karaoğlan ve Dr. Çiğdem Bayraktar Ör, CHP’ye döndü.
Avukat Mustafa Kemal Çiçek, iktidar yanlısı kanallarda muhalefeti eleştirdiği savıyla disipline sevk edildi.
Genel Disiplin Heyeti üyesi Tolgahan Erdoğan‘a Twitter’ın sohbet odasında Erzurum Vilayet Lideri Sertaç Can Eş tarafından küfredildi. Eş’e değil, kendisine soruşturma başlatılan Erdoğan evvelki gün ayrıldı.
Erdoğan’a “Ne düşünüyorsun?” diye sordum.
Şöyle cevap verdi:
“Kemal Kılıçdaroğlu’nın yaptığı en güzel iş, İnce’yi CHP’den uzaklaştırmasıymış. Zira CHP’deki güç İnce’de olsaydı partiyi otokratik formda yönetirdi.”
Çelebi istifaya hazırlanıyor
Dün Parti Meclisi üyesi olan Türkiye’nin savaş helikopteri pilotlarından Yelda Gargun da istifasını sundu.
Burada kritik bir detay var:
Gargun, Memleket Partisi İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi‘nin yakın arkadaşı.
Çelebi ve iki milletvekili geçen yıl CHP’den istifa ederek, Memleket Partisi’nin kuruluşuna katılmıştı. Lakin Çelebi, giderek uzaklaştı. Geçen ay partideki vazifelerinden ayrıldı. Geçen hafta Twitter hesabındaki “Memleket Partisi” ibaresini kaldırdı.
Dün Çelebi’yi aradım.
Tahmin ettiğim üzere istifayı düşünüyor.
İnce’nin Millet İttifakı ve İmamoğlu’na göz kırptığını söylüyor.
Memleket Partisi, şimdi seçim sathı mahalline girilmeden çatırdıyor.
Görünen o ki “adam kaybetti.”
Çelebi: İnce, Millet İttifakı’na ve İmamoğlu’na göz kırpıyor
Neden Twitter hesabınızdaki ‘Memleket Partisi’ ibaresini kaldırdınız?
Memleket Partisi idaresinden ayrıldım. Uzun müddettir partiyi izliyorum, değişiklik olacak mı diye. Israrlı ikazlarımız var.
Bu bir ültimatom sanırım.
Öyle kıymetlendirilebilir.
İtirazlarınız neler?
Bizim hayalimizde farklı bir yapı kurmak vardı.
Ne üzere?
Bir sefer ben değil, biz olmalıyız. Aslında bütün siyasi partiler tek adam idaresinde. Farklı bir yapı kuralım, ona nazaran davranalım istedik.
Oldu mu?
Olmadı.
Ne yaşandı da olmadığı sonucuna vardınız?
Parti konseylerinin işletilmemesi, ortak aklın devre dışı bırakılması. Genel liderin bir gece yatıp sabah kalkınca siyaset üretilmesi.
Başka?
Kuruluş unsurlarımıza ve rotaya karşıt tavır ve telaffuzlar var. “Ne Cumhur ne Millet, tek yol Memleket” diye çıkmadık mı? Üçüncü yol partisi değil mi? “Seçime üç ay kala bakarız, asla Cumhur, tahminen Millet” diyerek, Millet İttifakı’na göz kırpmak olur mu?
Millet İttifakı’na göz kırpma var mı?
Var. Bunu yetkili kurallardan elbette geçirebilirsin. Üyelere de parti içi referandumla sorabilirsin fakat kafana nazaran açıklama yapamazsın.
İmamaoğlu tartışması nedir?
Çeşitli söylentiler çıktı görüşme var diye. Biz de duyuyoruz. İnce, “Cumhurbaşkanı adayı olacağım” diye yola çıktı. Artık “İmamoğlu aday olabilir. İstanbul’u ver, Türkiye’yi al” diyor. Bizimle alakası yok ki bu hususun.
Bu da İmamoğlu’na göz kırpmak o denli mi?
Göz kırpmak tabi ki. İmamoğlu’nu Twitter’da eleştiren üst seviye bir yöneticiyi Genel Başkanvekili Gaye Usluer arayıp “Kaldır o paylaşımı” diyor. Bu stil şeyler olunca diyorsun ki irtibat var. CHP’yi eleştirmekle ilgili de benzeri ihtarlar oldu. “İktidarı değil, yalnızca muhalefeti eleştiriyorsunuz” diye bir yaklaşım var. Gerektiğinde hepsini eleştirebilmelisin, bizim çıkış rotamız bu.
İnce, istediği oya mı erişemedi?
Kuruluş rotasında kararlı devam etmezsen erişemezsin. Erişemeyince ittifaka zarurî kalırsın. Güya ittifak yapalım diye partinin büyümesine pürüz olunuyor.
“Millet İttifakı’na girer, şu kadar milletvekilliği alırız” üzere bir niyet var mı?
Olabilir. Bu türlü bir durumda örgütleri ve heyetleri aldatmış oluyorsun. Sen örgütlerini o denli kurmadın. Mesela Erzurum’da gelenlerin birçok AKP ve MHP tabanından. Bunlara bilgi vermeden o biçim bir şeye giremezsin. İlkesel olarak karşı çıktığım bu.
Siz CHP’de 10 Aralık Hareketi’ne karşı 29 Ekim Hareketi’ni kurup ayrılmıştınız. Bu kere Memleket Partisi’nde 10 Aralık tartışması çıktı. Bu nedir?
Ben “10 Aralık Zihniyeti” dedim. Bu zihniyeti şöyle tanımlıyorum: bölücü, ayrılıkçı, rantçı. Memleket Partisi’nin üst noktasında tezkereye hayır diyen vardı. Ben kendisine “Evet de deseniz evet, hayır da deseniz evet diyeceğim” dedim. Fakat genel liderin son kararı “Evet” oldu.
En çok kasvet yaşadığımız husus şu: Disiplin evraklarının işletilmemesi. Partide iftira üreten ve yayanlar var. Bayanlara yönelik iftiralarla manevi şiddete sessiz kalınmamalı. Ayrımcılık yapanlar var. Vilayet lideri çıkıyor, kurucuya etnik ayrımcılık yapıyor. Kuruluş unsurlarına ters tavırdan bahsim, biri bu. Kuruluş prensiplerinde, ayrımcılığa karşı olmak var. Lakin liderin bu türlü diyor, sümenaltı ediyorsun. Olmaz.
Yalnız hareket ediyorsunuz, değil mi?
Şu an o denli.
En son ne vakit İnce ile görüştünüz?
4 Ocak’ta yüz yüze milletvekillerinin huzurunda görüştük.
Ne oldu?
Sonuç alamadım. Değişen birşey olmadı.
En son ne vakit telefonda görüştünüz?
Telefonla değil de MYK’da ve PM’de görüştük.
Kişisel alakanız kalmadı.
Şu an yok.
İnce’nin partililere tweet atma ve sohbet odalarına girme yasağı koyduğu hakikat mu?
Doğru, şahit olduk.
Böyle yasaklar olağan mıdır?
İşte, olağan olmadığı için… Türkiye’nin en demokratik tüzüğünü yazdık yazmasına da bir türlü uygulayamadık.
Peki, neyi bekliyorsunuz?
Belki düzelme olur diye bekliyorum ancak pek ümitli değilim.
Memleket Partisi bir şahıs partisi mi?
O hale gelmiş durumda.
İstifayı düşünüyorsunuz sanırm.
O noktaya geldim maalesef.
CHP’ye dönmek üzere bir niyetiniz var mı?
Yok. CHP’de değişen bir şey var mı ki?
Ahmet Özal, Birinci Parti’nin başına geçiyor
Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal, şu günlerde Prensipler ve Bedeller Partisi’nin (İlk Parti) başına geçmek için gün sayıyor.
Eski ANAP Milletvekili Süleyman Yağcıoğlu’nun lideri olduğu Birinci Parti Özal’ın 29. vefat yıldönümü olan 17 Nisan 2022’de kongreye gidecek. Yapılacak kongrede Ahmet Özal başkanlığa seçilecek.
Özal, sağlam bir iktisat takımı kurduğunu tabir ederek, şunları söylüyor:
“ANAP’taki üzere fikir, din ve vicdan ile teşebbüs hürriyeti ideolojisinden hareketle başlamak istiyoruz. Türkiye’nin muhtaçlığı budur” diyor.
