Cumhurbaşkanı kimin Cumhurbaşkanı?
Bu da sorumu diyeceksiniz, doğal ki bu ülkede yaşayan herkesin Cumhurbaşkanı. 84 milyonun Cumhurbaşkanı…
Doğru…
Cumhurbaşkanı da 84 milyonun Cumhurbaşkanı olduğunu söylüyor ancak fiili durum o denli değil. Zaten kendisi istese de tarafsız olmaya çalışsa da Anayasa buna müsaade vermiyor.
Kurdukları rejim Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmasını değil taraflı olmasını öngörüyor.
Partili cumhurbaşkanı modelinin özü bu…
2017 referandumundan evvel de çok yazıldı, çizildi. Ben sayısız kere lisana getirdim, sakıncalarını sıraladım.
Bu ülke üç şapkalı Cumhurbaşkanı’nı kaldırmaz dedim/dedik… Hem devlet lideri olacaksın hem tek kişilik hükümet olacaksın hem de bir partinin genel lideri olacaksın.
Böyle olursa devlet parti devleti olur dedik.
Oldu!..
Cumhurbaşkanı olacak kişi üç şapkayla tüm Türkiye’yi kucaklayamaz dedik, siyaset yaptığı partisini kendi tabanını kayırmak zorunda dedik, bu da pozisyonunu zedeler, partisinden olmayan bireyleri yaralar dedik.
Dinletemedik.
3.5 yıldır uygulamalı görüyoruz, içinde yaşıyoruz. Cumhurbaşkanı’na tarafsız denir mi? Ne vakit Devlet Lideri şapkasıyla konuştuğu ne vakit yürütme şapkasını taktığı ne vakit AKP Genel Lideri elbisesini giydiği muhakkak değil.
2019 lokal seçimlerinde büsbütün karıştı. Cumhurbaşkanı doğal olarak meydanlarda siyasi rakipleriyle çaba etti, onları amaç aldı, onları yeneceğiz dedi, kendi taraftarlarını kayırdı.
Yeni rejime/sisteme geçiş günlerinde… Celal Bayar partili değil miydi, Özal’ın, Demirel’in, Gül’ün partisi yok muydu, ne var Erdoğan’ın da partisi var. Onlar bilinmeyen partiliydi o saklılık kalktı diye sıkıntıyı önemsemeyenler…
Ne var bunda, Türkiye alışmalı diyenler…
İşime gücüme bakarım beni ilgilendirmez diyen geniş kitleler…
Ekonomik krizle birlikte, yüksek enflasyonun yarattığı ağır hayat şartları rejimi sorgulatmaya başladı.
Anayasal da olsa, tek adam idaresi hakikat değilmiş diyenlerin sayısı artı. Cumhurbaşkanı’nın Cumhurbaşkanı forsuyla katıldığı parti toplantıları göze batmaya başladı. Cumhurbaşkanı’nın yalnızca AKP’lilere hitap etmesi, 2023’ü onlar için mukadderat seçimi ilan etmesi insanları rahatsız etti.
Cumhurbaşkanı’nın devlet gücünü kullanarak partisinden olmayan belediye liderlerinin icraatlarını engellemesi muhakkak kesim için bardağı taşırdı.
Parti devlete reaksiyon arttı.
Ve… ‘Cumhurbaşkanı kimin Cumhurbaşkanı’ sorusu daha sık sorulmaya başlandı.
Deniliyor ki; seçimlere hakikat daha çok konuşulacak, daha çok sorulacak. İktisattan sonra kampanyanın başat konusu olacak. Hayat pahalılığının kaynağının rejim olduğu, tek adam idaresi olduğu, partili cumhurbaşkanı modeli olduğu konuşulacak.
Gazete sayfalarında değil, televizyon ekranlarında değil. Sokakta… Kahvede, lokantada, parkta, bahçede, iş yerlerinde, konut ziyaretlerinde, dost sohbetlerinde konuşulacak…
Konuşuluyor esasen.
Ve deniliyor ki Cumhurbaşkanı da bunun farkında. Yüksek enflasyonla bunalan halk artık rejimi/sistemi sorgulamaya başladı.
Bir argümana nazaran Cumhurbaşkanı’nın en büyük seçim kozu ‘seçilirse partisinin genel başkanlığını bırakacağı, partisinden ayrılacağı’ kelamı olacak.
Bu atakla rejimi/sistemi sorgulatmayacak. Tek adam idaresi, parti devleti tartışmalarının önünü kesecek.
Heybesindeki turpun büyüğü bu…
