Davada, açılımı Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olan DİAYDER üyesi 23 kişi hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” hatalarından 15 yıla kadar mahpus cezası isteniyor.
Yargılanan şahıslardan kimileri İBB Mezarlıklar Dairesi Başkanlığı’nda gassal olarak çalışıyor. DİAYDER üyelerinin İBB’de işe alınması, alışveriş kartlarının dağıtılmasında rol oynamaları ve İBB ile takvim için görüşme yapıldığı öne sürülerek suçlamalar yöneltiliyor.
Çağlayan’daki duruşmada sanıkların tabirleri alındı. Aydın Ayhan, tabirinde “Bildiğim tek kabahatim belediyeye girmek. Ne ile suçlandığımı bilmiyorum. Gassal, dünyanın en sıkıntı mesleğidir. Bu cezayı hak etmiyorum. Şeker hastasıyım, tansiyon hastasıyım, nezaret altındayım” derken Ekrem Baran şöyle konuştu: “Derneğin ve bizim ne yaptığımız net ortadadır. Bu insanların alim olduğunu, insanlara yardımcı olmak için derneğin kurulduğu sanık beyanlarında ortaya çıkmıştır. Onun için biz ortadaki siyasi çekişmelere, derneğimizin alet edilmesini söylemiştik. Buna alet edilmememiz lazım. 8 aydır buradayız. Hem hastayız hem de çok mağduriyetimiz var. Bunları da göz önünde bulundurarak tahliyemizi istiyoruz.”
Hafit Tunç, “HDP üyesiyim. Takdir edersiniz ki HDP resmi bir partidir” biçiminde tabir verirken Mehmet İnan, “Hiçbir cürüm görülmemektedir. Hele örgüt üyesi yapacak bir suça rastlanılmamaktadır. Hakikaten mağdurum. Bunu göz önünde bulundurmanızı isterim” diye konuştu.
‘IŞİD katliamları iddianamede kelamda katliam diye geçiyor’
Müdafii avukat Fırat Epözdemir, düzenlenen iddianamenin türel bir doküman değil, siyasi bir doküman olduğunu söyledi ve şöyle konuştu:
“Kısıtlılık kararı vardı bu belgede. İddianame şimdi kabul edilmeden, kısıtlılık kararı kalkmadan kim tarafından basına servis edildi? İddianamenin basına servis edilmesiyle birlikte İBB ile DİAYDER ’in bağlantısı tartışılmaya başlandı. Basın toplantısı yaptıktan sonra kimler bizi maksat gösterdi? Kısa bir mühlet sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hakkımızda soruşturma başlattı. ‘Örgüt tarafından kullanıldığı tez edilen Kürtçe sözlerle ilgili’ tabirlerini kim nasıl bu iddianameye koymuştur. Diyanet’in Kürtçe Kur-an-ı Kerim’de yer alan sözlerdi. Yeryüzünün en kanlı terör örgütlerinden biri IŞİD’dir. İddianamede yer alan kısımlarda, IŞİD katliamları kelamda katliam diye geçiyor. Milletvekili Hüda Kaya’nın annesi için açılan taziye telefonu nasıl bu iddianameye dahil edildi?”
‘Hak, hukuk, adalet, örgütsel temeli bulunan mevzular olarak görüldü’
“Yukarıda örgütsel istikameti geniş biçimde izah edilen DİAYDER faaliyetlerine başkanlık ettiği…’ deniyor Ekrem Baran ile ilgili” diyen Epözdemir, şöyle devam etti:
“Bir de ‘TV programlarında dini hususlarda yorumda bulunmaktan çok hak, hukuk, adalet, ezilmişlik üzere örgütsel temeli bulunan mevzularda konuşma yaptı’ tabirleri yer alıyor. Bu kadar siyasi iddianame olamaz. Hak, hukuk bu adliyelerin en temel sözleridir. Bu anlayışla tanzim edilen bir iddianame hukuksal bir metin değildir. Tutukluluk şartlarında değişme yok, kuşku düzeyi artmamışsa bile tahliye edilmesi gerekir. Değişme olmadığını söylemesine karşın bir kişi dışında tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamını talep etti.
‘Yardım kartları örgüte veriliyormuş’ dediniz, bu türlü bir argüman yok. Hukuka karşıt kanıt talebinizi siz reddederken ‘ihbar var’ dediniz. Bu evrakta ihbar yok. Velev ki ihbar var, bu yapılan araştırmanın hukuka muhalif kanıt niteliğinde olduğunu reddedemezsiniz. Sorguda temel iki nokta üzerinde durdunuz, İBB’ye gassal olarak alınan DİAYDER ’li üyeler üzerinde durdunuz. Bunda ne beis var? Sivil toplum kuruluşunun temel özelliği, yüzlercesi kamu kurumlarıyla münasebette olurlar. Sivil toplum kuruluşlarının misyonu bu. Silah zoruyla, bizim üyelerimizi alacaksınız mı denmiş? Tam aksine silahla alınmışlar.”
‘Yardım edilen 270 kişi dinlensin’ önerisi
Epözdemir, yardım kartlarının ‘değer ailesi’ denen, terörle iltisaklı ailelere verildiği argümanıyla ilgili ise “Bu şahıslara yapılmadığı büyük ölçüde ortada. 270 kişinin ismine ulaştı kolluk, 10’u kıymet ailesi de değil, örgütle ilgili cürümlerle ilişkilendirilmiş. Pekala 260’ıyla ilgili tespit var mı? Yüzde 96 oranında bedel ailelerine dağıtılmadığı tespit edilmişken, müvekkiler bu istikamette savunma yapmışken iddianamede açık formda bu tespit yapılmış” dedi. Epözdemir, şahit olarak yardım edilen 270 kişinin de dinlenmesini talep etti.
‘Burada yargılanan İBB’
Avukat Banu Güveren Aslan da “Sorduğunuz sorulara baktığımızda burada yargılanan İBB. DİAYDER ’in tüm faaliyetlerine baktığınızda hiçbirinin kabahat ve şiddet aksiyonu içermediği, aksine barış teşebbüslerinin her türlüsünü destekledikleri açıktır. DİAYDER , kan dökülmesine karşı çıkmış. Hutbelerin Kürtçe oluşu tutuklama sebebi. Bunun kulaklarınızı tırmalaması gerekir. Örgüt İngilizce konuşsaydı, İngilizce konuşan herkes yargılanacak mıydı? Örgüt, özgürlük, adalet dedi diye biz bu talebimizi lisana getiremeyecek miyiz?” diye konuştu.
