CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyaret ettiği, 10 aydır konutunda elektriği kesik olan Hülya Gültepe, çocuklarının dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayamadığını söyledi. Gültepe, “Ne için? Kıyafetleri yoktu. Yanlışsız düzgün bir şeyleri yoktu ki gitsinler. Meskende çalışıyorlar, mum ışığıyla imtihana giriyorlar. Neyle çalışacak?” dedi.
CHP Önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’nın Mamak ilçesinde kirada oturduğu meskeninin elektriği 10 aydır kesik olan iki çocuk annesi Hülya Gültepe, mum ışığında oturduğunu söyleyerek, “Tüpün üstünde sıcak su kaynatıyorum, çocukların ayağının altına bırakıyorum. Kaymakamlığa gidiyorum, vermiyor. Belediye liderine gittim, Cumhurbaşkanına dilekçe yazdım gönderdim. O da yok. CİMER’i arıyorum. O da yok. Valiye gidiyorum, belediye liderine gidiyorum. Hiçbir yerden bana yardım gelmedi, gelmez” dedi.
Gültepe, 15 yıl evvel eşinin vefat ettiğini bildirerek, “İki çocuğumla tek başıma kirada yaşıyorum. Kira 950 lira. 650 kredi borcunu, 400 su borcunu ödüyorum. Elimde bir şey kalmıyor” diye geçinemediğini anlattı.
Gültepe, iktidara “Gelsin yoksulları görsün durumunu. Daima Suriyeli ve Iraklılar. İş arıyorum, iş bulamıyorum. Bulduğum işte de Suriyeli, Iraklı. Neden? Taban fiyat yükselmiş. Suriyeli ve Iraklılar Türkiye’ye geldi geleli yoksulların hepsi aç kaldı. Bir zülüm yapmışlar, elektriği bir veriyor ve bin alıyorlar” diye seslendi.
Gültepe, çocuklarının kırtasiye masrafını bile borçla karşıladığını belirterek, dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kendi çocuklarının kutlayamadığını şöyle anlattı:
“Gitmediler. Ne için? Kıyafetleri yoktu. Gerçek düzgün bir şeyleri yoktu ki gitsinler. Meskende çalışıyorlar, mum ışığıyla imtihana giriyorlar. Neyle çalışacak? İnsanın bir işi olacak.”
Kılıçdaroğlu, “Eğer bu ülkede bir aile elektrik borcunu ödeyemiyorsa bir sorun var demektir. Kimse keyfinden elektrik borcunu ‘ben ödemiyorum’ demez. Ya yiyecek ya elektrik borcunu ödeyecek; geliri bu kadar hudutlu. Yemeğini yediği vakit elektrik borcunu ödeyemiyor ve hasebiyle Türkiye bu türlü derin bir trajediyle karşı karşıya. Dünyanın değişmesi lazım, Türkiye’nin de değişmesi lazım. Bir değişime gereksinimimiz var. Bu milletin karakteri değişimden yanadır. Değişimin garantisi, milletin karakteridir. Değişimi yapacağız. Değişimi gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
‘Kimse keyfinden elektrik borcunu ben ödemiyorum demez’
“Elektriği uzun müddettir kesilen bir ailedeydik. Aileyi dinledim; iki hoş evladı var. Yaşanan trajedi onların bahtı değildir. Şayet bu ülkede bir aile elektrik borcunu ödeyemiyorsa bir sorun var demektir. Kimse keyfinden elektrik borcunu ‘ben ödemiyorum’ demez. Ya yiyecek ya elektrik borcunu ödeyecek; geliri bu kadar hudutlu. Yemeğini yediği vakit elektrik borcunu ödeyemiyor ve hasebiyle Türkiye bu türlü derin bir trajediyle karşı karşıya. Dünyanın değişmesi lazım, Türkiye’nin de değişmesi lazım. Bir değişime gereksinimimiz var. Birlikte yaşamaya muhtaçlığımız var. Huzura gereksinimimiz var. Her meskende huzura gereksinimimiz var. Bizim evlatlarımıza, gençlerimize borcumuz var. Daha hoş bir Türkiye’yi onlar için inşa etmek istiyoruz. Onlara karşı sorumluluğunu bütün siyasetçilerin yerine getirmesi lazım. Bu türlü bir sorumluluktan hiçbir siyasetçi kaçınamaz. Bunu söz etmek isterim.
‘Bu milletin karakteri değişimden yanadır’
Bu milletin karakteri değişimden yanadır. Değişimin garantisi, milletin karakteridir. Değişimi yapacağız. Değişimi gerçekleştireceğiz. Bu millet, zulme karşı kulaklarını tıkamaz. Zulme karşı kulaklarını tıkamadığı için de biz birbirimize emanetiz. Her bir vatandaş, başka vatandaşa emanettir. Şayet birimiz bir zorlukla karşılaşıyorsa hiçbirimiz rahat değiliz. Şayet bir kişimiz karanlıkta kalıyorsa hiçbirimiz aydınlıkta değiliz. Bu çerçevede bakmak lazım olaylara. Bu çerçevede olayları pahalandırmak lazım. Şayet siz elektriği kesip insanları karanlığa mahkum ediyorsanız, beşli çeteye dünyanın milyarlarını aktarıp elektriği kesiyorsanız o vakit bir meselemiz var demektir. O vakit diğer bir meseleyle karşı karşıyayız demektir. Toplumsal devlet, beşli çetelere kaynak aktarmak, milyarları aktarmak için değil; vatandaşın elektriği kesilmesin diye, vatandaşın meskeninde rahat oturması, yatması, kalkması, gezmesi, gülmesi için vardır. Şayet toplumsal devlet beşli çetelere kaynak aktarıyorsa bir meselemiz var demektir. Beşli çetelere kaynak aktarmak için değil, vatandaşın elektriğini garanti altına almak için toplumsal devletin olması lazım.”
Ne olmuştu?
Yılbaşında elektriğe yapılan yüksek artırımın geri alınması için ferdi olarak aksiyon yaparak 2,5 aydır faturasını ödemeyen CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun meskeninin elektriği 21 Nisan’da kesilmişti. Kılıçdaroğlu, toplumsal medya hesabında yaptığı açıklamada, “Eşimden az evvel haber geldi, bugün elektriğimizi kesmişler. Buna maruz kalan milyonlar için çıktım bu yola. Bu hareketim bir sivil itaatsizlik daveti değildir. Bir direniştir. Hareketim ülkenin karanlıkta kalan ailelerine, çocuklarına ses olmak içindir” demişti.
Elektriği kesilen meskeninin önünde Kılıçdaroğlu “Elektriği kesilen 4 milyon insanın sesi olmak gerekiyordu. Bunun için farkındalık yapmak gerekiyordu. Bunu yaptık. Elektriği kesilen birtakım aileleri de ziyaret edeceğim. Acıyı yaşamak lazım. Sorun, geliri olmayan ya da düşük gelirli ailelerin yaşadıkları dram. Asıl sorun o, o sorunu çözmemiz gerekiyor. Sorunu çözecek olan da siyaset kurumu, diğer kimse değil” demişti.
Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile elektriğinin kesilmesinin akabinde Keçiören’de 4 aydır meskenlerinin elektriği kesik olan 3 çocuklu Demir ailesini ziyaret etmişti. Kılıçdaroğlu’nun ziyaret ettiği Güllü Demir, “Benim hükümete tek söylemek istediğim, ellerini çocuklarımıza uzatsın. Bizim çocuklarımızı karanlıktan çıkartıp, çocuklarımıza ışık olsunlar” demişti.
