AKP’ye yakınlığıyla bilinen Sabah Gazetesi muharriri Nurullah Gür, bugün “Enerji fiyatları ihracat rekorlarını gölgeliyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Yazısının girişinde “Bu yıl 250 milyar dolarlık ihracat maksadı koyan Türkiye, jeopolitik risklere karşın bunu başarmak için çalışıyor. Fakat ithalat cephesindeki gelişmeler ihracattaki başarıyı gölgeliyor. Bilhassa hammadde ve güç ithalatında artış çok süratli ve dominant” diyen Gür şöyle devam etti:
“İhracat, 2021’deki rekorların akabinde bu yıla hayli süratli bir giriş yaptı. Ocak-Mart 2021’de 50 milyar dolar olan toplam ihracat, bu yılın birinci çeyreğinde yüzde 20.8’lik artışla 60.3 milyar dolara yükseldi. Birinci çeyrek için yeni bir tarihi rekor. Böylelikle 12 aylık toplam ihracat 235.6 milyar doları gördü. İhracat partnerlerimizi etkileyen jeopolitik risklere karşın, bu yıl ihracatta 250 milyar dolara erişme ihtimalimiz hala yüksek. Lakin, ithalat cephesindeki gelişmeler ihracattaki başarıyı gölgeliyor. 2021’den faklı olarak bu yıl ithalatın artış suratı, ihracatın önünde seyrediyor”
‘Türkiye enflasyonun yıkıcı tesirlerine maruz kalıyor’
Enerji fiyatlarının tüm dünyada enflasyonu körüklediğini ileri süren Gür, “Öyle ki hayat pahalılığı birçok ülkede Y ve Z nesillerinin (1970’li yılların sonu ve sonrasında doğanlar da diyebiliriz) satın alma gücünü daha evvel hiç olmadığı kadar zorluyor. Maalesef Türkiye enflasyonun yıkıcı tesirlerine öbür G20 ülkelerine kıyasla daha fazla maruz kalıyor. Tüketici enflasyonu yüzde 61’i görmüş durumda. Artık toplumun her kısmı o denli ya da bu türlü enflasyonun tesirlerini hissediyor. Lakin yüzde 70’lik besin enflasyonu ve yıllık ortalama fiyat artışı yüzde 99’u gören ulaştırma kalemi, enflasyonun ateşini en çok dar ve orta gelirli vatandaşların hissettiğine işaret ediyor” sözlerini kullandı.
Yazısında, sadece baz tesirine bel bağlamanın, enflasyonda hafif ve kademeli bir düşüşün yaşanabileceği manasına geleceğini ve enflasyon cephesinde sorun çok katmanlı olduğu için kalıcı bir tahlilin de çok boyutlu olmak zorunda olduğunu tabir eden Gür, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Dezenflasyon süreci için öncelikle global şartların (tedarik zincirlerinden tutunda jeopolitik risklere kadar) olağanlaşması gerekiyor. Global şartlar bugün olağanlaşacak olsa, enflasyonu düşürücü tesirler 1 ila 3 ay ortasında kendini hissettirir. TL’nin kıymetini makul düzeylere taşıyacak, arz-talep istikrarını sağlayacak ve enflasyon beklentilerini güzelleştirecek kısa ve orta vadeli siyasetler işin bir diğer boyutu. Bu istikamette atılacak siyaset adımlarının tesirleri 3-9 aylık süreçte görülebilir. Tabi ki bir de enflasyonla gayretin yapısal boyutu var. Rekabet kurallarının gözden geçirilmesi, kritik orta mallarında yerlileşme oranının artırılması, tarımda teşvik sisteminin uygunlaştırılması, yerli güç kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması, hal yasası… Yapısal ıslahatların meyvelerini toplamak biraz daha uzun bir süreç. En az 12 ay sabretmek lazım. Sonuç olarak kalıcı bir dezenflasyon sürecine girmek bir taraftan global gelişmelere bağlıyken, bir taraftan da kendi elimizde olan faktörlerle ilintili”
Nurullah Gür’ün yazısının tamamını okumak için
